24 Mart 2009 Salı

1,5'a 1 kala ve güzel bir haber...

17 aylık oldu bizim pamuş. 1,5 yaşına 1 ayı kaldı. rüya gibi...ondan sonra artık 2 yaşa doğru geri sayıma başlıycaz (çok mu hızlı gidiyorum :))
cerenim her doğan bebiş gibi büyüyor işte.her dakikası bir farklı.yapabildiklerini yazmayı bıraktım ne zamandır çünkü saymakla bitmez eee koca kız oldu.sadece bize çok değişik gelen,şaşırtan yönlerini yazmak en doğrusu diye düşünüyorum.mesela bu aralar ceroş inanılmaz hassas.en ufak şeyde hemen bozulup küsüyor (açıkçası şu an çok hoşuma gidiyor bu,öyle tatlı oluyor ki) kendisine şaka yapılmasını çok seviyor ama dalga geçersek hemen anlayıp küsüyor ve bazen ağlamaya başlıyor.bir örnek vereyim;geçen günlerde yanıma geldi,baştan "anne" diye seslendi sonra ağzını büzüp "önnöö" gibi söyledi.ben de onun gibi yaptım vay sen misin bunu yapan hemen koştu babasının yanına biraz mızırdanarak beni şikayet ediyor :)) neyse sonra gittim sarıldım,öpüştük barıştık...

çok da iyi kalpli,beni öptüğü zaman hemen babasının yanına sokulup onu da öpüyor veya onu öptüyse beni de öpüyor hemen.

cilveli mi cilveli bir yandan da.hareketleri falan tam sıkmalık,ısırmalık keratanın.

bir de bu aralar sorularımıza,olumluysa cevabı kafasını sallayıp hı-hııı diyor.

babasını sabah ve öğlen giderken geçiriyorduk,şimdi de babası paltosunu giyerken oda askıdan istiyor önce paltosunu,sonra sırayla bere ve atkısını (bere ve atkım olmadan çıkmam diyor kendileri :)) sonra da benimkileri gösterip giymemi istiyor mecbur giyiyoruz artık.babayı apar topar gönderiyoruz hemen yoksa takılacak peşine.sonra da baba işe gitti deyip,çıkarıyoruz üzerimizdekileri.

sonunda azı dişlerimiz geldi sayılır.geçen hafta bir alttan,bir üstten 2 diş çıkarmıştı şimdi de üstten 2 azı gösterdi kendini.önceki gece biraz ateşlendi neyseki 1 ölçek calpolle atlattık.yemek yemeyi reddediyor şu dişlerden dolayı.artık sevdiği şeyleri veriyorum önüne kendi yiyor.


unutmadan yazmam gerek biraz önce benim ismimi söyledi çok şaşırdım.uyumak istemiyordu ben de belki beni görünce o da uyur diye uzandım koltuğa.yanıma geldi önce uzun uzun seyretti (kısık gözle çaktırmadan bakıyorum tabi) sonra "seğaap"diyerek hafif hafif sarsmaya başladı.tabi gelde uyuma taklidi yap :) nasıl hoşuma gitti anlatamam...sonra yine bir kaç kez tekrar etti pamuşum...


gelelim güzel habereee...pamuşum doğana kadar birçok okulda,birbirinden çok farklı öğrencilere öğretmenlik yaptım ben.bazı okullarım ikili öğretim,bazıları normaldi.bazı okullar çok modern,bazıları neredeyse yıkılacak gibiydi.çok temiz okullarda gördüm,en pislerini de.kimi veliler vardı çocukları için her şeyi yapmaya hazır,kimileri de vardı ki bahçe kapısında hiç düşünmeden silah çekecek kadar gözü dönmüş.yiboda bile çalıştım...ama hiçbirinde sözleşmeli veya kadrolu olarak çalışmadım.başlarda hiç istemedim kadrolu olmayı nasıl olsa ailemin yanımda,normal bir öğretmene yakın maaş alarak vekil olarak çalışmak yetiyordu.evlendikten sonra da eşimin yanından ayrılmayı hiç istemedim.



ara ara meşgul ediyordu kafamı bazı düşünceler.sonuçta üniversite bitirdim sevdiğim öğretmenlik mesleğini yapmak için ama sabit bir okulum yok.yaşım da ilerliyor tabi her sene...bunun için geçen sene 21.maddeyi işaretleyip tercih yaptık ve sonuç Diyarbakır Eğil'de bir okula atamam olmuştu.şok olduk tabi haritanın orta taraflarda bir yer olur diye düşünürken hiç beklemediğimiz bir yere atamam olmuştu.ceren daha 4 aylıktı ve nasıl giderdim hiç bilmediğim bir yere ve gitmeme kararı aldık eşimle.1 sene cezası vardı bu gitmemenin.bu 1 sene içerisinde atanamıyorsun.

şubat ortasında bitti cezam ve yeni bir atama yapılacaktı.ceren'e hamileyken girdiğim kpss'den şu ana kadar aldığım en yüksek puanı almıştım ve bu puanı kullanmak için son şansımdı.malum ceroşla ders çalışmak imkansız olduğu için bir daha bu puanı rüyamda görürdüm.ben tamamiyle eşime bıraktım tercihleri,doğru dürüst bakmadım bile hatta milli eğitimden onaylatmaya bile gidemedim çok rahatsızdım eşim eve getirdi kağıtları evde imzalayıp geri verdik.aslında çok da umutlu değildik geçen seneki şoktan sonra ama bu sefer 21.maddeyi işaretlemedik.eşimle gideceğimiz daha büyük illerde özel okullara falan bakarız diye düşünüyorduk artık ve perşembe günü hiç beklemediğim bir anda,ben ceroşla ilgilenirken eşim "atanmışsın" demez mi bu sefer sevinçten şok olduk :)) zaten tercihler istediğimiz yerlerdi ve atamam Kocaeli Darıca'da merkezde bir okula oldu...

eşimin büyük ablaları da orada en azından bu sene biraz onlarda misafir oluruz.zaten eşimin geçen seneki ve bu seneki izinleri duruyor.artık yazın eşim mazeret tayini isteyecek inşallah olur ve yakın bir ilçeye olur umarım çünkü Darıca'da adliye yok.çerkeş 3. bölge ve biz buradaki süremizi daha tamamlamadık ve yakın ilçeler hep 2. bölge...en azından 1 sene çalışmış oluyor ama ne yapacakları belli olmaz tabi.3.bölge de var ama ters kalıyor,neyse zaman gösterecek her şeyi.ben göreve başlayınca babası ceroşla ilgilenecek bu senenin bitmesine zaten çok az kaldı ama seneye bakıcı bulmamız gerek ve şimdiden canım çok sıkılıyor (insanoğluna yaranılmıyor gerçekten.istediğimiz bir şey hem olsun diye dualar ediyoruz,hem de olunca eee şimdi nasıl olacak diye hayıflanıyoruz en iyisi her şeyi oluruna bırakmak herhalde.)yani bir yandan sevinirken bir yandan üzülüyorum ama en azında 2 yaşına kadar tamamen ben ilgilenmiş olucam pamuşumla ve okulda ikili öğretim olduğu için gün içerisinde kısa süre için bırakmış olucam...

ne diyelim,her işte olduğu gibi hayırlısı olsun bakalımmm...

17 Mart 2009 Salı

ah bahar nerelerdesin...

herkese merhaba...biz yine önceki haftasonu yaptığımız gibi gezdik,eğlendik ve döndük sakin evimize.2 haftadır Karabük'e,Safranbolu'ya gidiyoruz.malum son kar maceramızdan sonra havalara güvenmeyip Ankara tarafına gitmiyoruz.kar tehlikesi geçsin yine arşınlarız yolları...


önceki gidişimizde yeni bir yer keşfettik.Safranbolu'nun içinde de şubeleri olduğu için hep oraya gidiyorduk ama burası bir harikaymış...Kastamonu yolu üzerindeki Çevrikköprü...

o ne güzel bir manzaradır öyle.hele baharda ve yazın kimbilir ne kadar güzel olur.kapalı kısımları var ve oranın alt tarafından,ağaçların arasından bol sulu bir dere akıyor ve üzerinde ördekler,kazlar...dış tarafta fıskiyeli bir havuz ve etrafında,alt tarafında masalar.alt taraftaki masaların ortasında yine uzun,tertemiz bir havuz ve içinde isteyenlerin içlerinden seçip yiyebileceği alabalıklar (ben gerçi önceden canlı görüp sonra masamıza gelen alabalığı yiyemem,yazık.hayvanceğiz güzel güzel yüzerken hop yakala,sonra mideye :(( )




içerisi de safranbolu'nun ruhunu,görüntüsünü yansıtan ahşapla döşenmiş...çok seviyorum eski Safranbolu'yu.malum bir yenisi,bir de eskisi var.eskisine hiç dokunulmamış.evler,sokaklar aynen duruyor.çoğu ev pansiyon olarak kullanılıyor.sokak araları da hediyelik eşya dükkanlarıyla dolu.resmi binalar bile Safranbolu evleri gibi,o görüntüyü bozmadan yapılmış...


kuzuyu oyalamak için karşıdaki masanın üzerindeki kürdanlığı da aldım ve pamuş kürdanları birinden diğerine yerleştirdi durdu :))
















bir tarafında da çocuklar için oyun parkı var.eee daha ne istersin değil mi?salıncağa bindi pamuş,kaydırak yağmurdan dolayı ıslaktı.sonra da bu ata bindi.ileri geri hareket ettirip durdu çok hoşuna gitti.




oradan çıkıp Karabük'e gittik.bir AVM var tam merkezde.ceroşa birşeyler bakacaktık hadi oraya gidelim dedik.zaten yağmur da ara ara yağıyordu.alışverişi yaptıktan sonra en üst kata yani yemek yenilen ve sinemanın olduğu kata çıktık ama çıktığımıza bin pişman olduk.nasıl bir duman anlatılmaz...hani dumansız hava sahası?kimsenin taktığı yok.ee müşteri veli nimetleri tabi de bizim gibi sigara içmeyen ve çoluğu çocuğu olanlara yazık değil mi?
cam kenarı bir masa bulduk etrafta sigara içmeyenlerin olduğu.pamuşu da bir sandalyeye oturttuk.biz bir şeyler içerken o da koltuk gibi sandalyesinde bir güzel oturdu.pamuşa bakıp bakıp büyüdü be! dedik durduk...öyle güzel oturdu ve oyalandı ki hiç üzmedi bizi.sanki 3-4 yaşında bir çocuk gibiydi...
aceleyle içtik bir şeyler ve hemen kalktık o havasız yerden.bir daha da gitmeyiz herhalde...

dönüşte yine kara yakalandık :)) ama ne kar...yan yan arabanın camına doğru yağıyor,etraf görülmüyordu.neyseki bu yol daha güzel ve işlek olduğu için sorun yaşamadan geldik fakat yine şansımız yaver gitti çünkü tam başlarken yola çıkmıştık.biraz daha oyalansak hiç yola çıkamayabilirdik :))
ve böylece 2. yolda kara yakalanma maceramızı da atlatmış bulunduk 3.'ye yakalanmadan şu
bahar artık gelse diyorum :)

dün pamuşumla kek ziyafeti çektik ana-kız...(pamuşun ağzındaki kalıntılardan belli oluyordur :))
pencerenin önüne masamızı yerleştirdik,perdeyi de açtık.lapa lapa yağan kara ve kardan bembeyaz olan çam ağaçlarına,yola baktık.yağan karı izlemesi güzel de artık yeter!bahar gelsin,ağaçlar yapraklansın artık içimiz sıkıldı.
hadi bahar geeelll....

11 Mart 2009 Çarşamba

şükür kavuşturana :))

uzun zaman oldu yazmayalı daha doğrusu bilgisayarı bile açmayalı...neyse ki artık buradayız.merak edip halimizi,hatrımızı soranlara ayrıca çok teşekkür ediyoruz,düşünülmek gerçekten çok güzel...hepinizi çok özledik artık bol bol blog gezicem...
yaz(a)mamamın sebebine gelince,nedense 2 hafta kadar önce elimi bile kaldıracak halim yoktu,canım hiç bir şey yapmak istemiyordu acayip bir ruh hali vardı üzerimde.sonra annem geleceğini müjdeleyince kendime geldim biraz.tabi hazırlık falan,gelince de uzun zamandan beri karşılıklı muhabbet edememenin acısını çıkardık,gezdik böyle geçti günler ve biraz önce de manisa'ya gitmek için yola çıktı,inşallah yolculuğu çok güzel geçer...
sanırım 3 aylık bir ayrılık olacak bu seferki çünkü yeğenlerimin haziranda (eğer bir aksilik olmazsa) sünneti için bu sefer biz yollara düşücez...
pamuşum annanesine çok alıştı,güzel güzel oyunlar oynadılar,gülüştüler... geçen pazar günü annem biraz rahatsızlandı bütün gün uzanmak zorunda kaldı ceren de onu hiç yalnız bırakmadı :) sürekli sessiz sessiz gitti yanına,eğer uyanıksa karşısındaki koltuğa oturup el,kol ifadeleriyle muhabbet etti durdu,bu da büyük moral oldu tabi anneme ve neyseki 1 günde atlattı...
annanesinin hediyelerinden biri olan kuzulu takımın beresine özellikle bayıldı sürekli takıp takıp yumuşacık tüylerini sevdi durdu :))

bu arada uzun süre ayrı kalınca önemli günleri de kutladık ama buraya yazamadık.1 martta 1 yaş daha büyüdüm mesela (yaşlandım yazmak istemiyorum daha gencim canım :))
sonra 5 martta blogumun 1.yılı doldu...

pamuşuma gelince tam gaz büyümeye devam ediyor.1,5 aydır her işini sayı sayarak yapıyor.babasının kredi kartları(bayılıyor cüzdanındaki kartları çıkarıp saymaya),kitabının sayfaları,çekmecedeki kaşıklar...
bii,kii,üüü,döö,beş,aa,...ve en sevdiği on...kısa ve net bir "on"...sonra da alkış ve gülme tabi.iki elinin parmaklarını açarak da göstermeye başladı onu.

bizim fotoğraflarımızı öpüyor,babasının anahtarlarını alıp kapının deliğine sokmaya çalışıyor...

yemeğini bizimle masada yemek istiyor.biz masayı hazırlarken o da taburesini taşıyıp masanın kenarına getiriyor ve yardımsız kendi başına kocaman tabureye kuruluyor.bana yemek yedirmeye bayılıyor.çatalımı alıp tabağımdakileri ve bazen babasının tabağındakileri bana yediriyor :)) kendi yemeğini de kendi başına yemeyi çok seviyor.
akşam üstü daninosunu kaloriferin yakınına koyuyorum ısınsın diye görünce hemen kapıyor,çekmeceden de küçük bir kaşık alıp açıyor minicik parmaklarıyla kutuyu ve kendi başına yiyor.tabi bazen yan tutup yerlere de yediriyor :))


çok da düşünceli bir pamuş kendisi.geçen günlerde biraz uzanmıştım başımın altında yastık yoktu koştu hemen bir yastık getirdi ve başımın altına koymaya çalıştı.yine başka bir gün çorap giymemiştim,çorap çekmecemden çorap getirdi giymemi istedi akıllı ve düşünceli pamuşum...

babası gelince üzerindekileri çıkarıp giysin diye eşofmanlarını veriyor ve her sabah babası giyindikten sonra gideceğini anlayıp onun kucağına gidiyor,askıdan paltosunu vermeye çalışıyor.kendi de gitmek istediğinde kendi paltosuna uzanıyor.
sabah ve öğlenleri mutlaka babasını geçiriyor kapıdan.hemen benim önüme geçip eşikte duruyor ve "ğüle ğüleee" evet "g" değil "ğ" ile öpücüklü el sallıyor gidene kadar.şu sıralar yatmaya giderken de yapmaya başladı...

işte böyle geçiyor günler,herkese kocaman sevgileeer...