18 Nisan 2008 Cuma

biz gidiyooos...



selamlaaarrr...hareketli bir haftayı daha bitiriyoruz.geçtiğimiz çarşamba günü arkadaşlarla toplanma sırası bendeydi hazırlık falan derken bu haftanın nasıl geçtiğini anlamadım.




şimdide valiz toplama işine geldi sıra.malum koca bir kışı devirdik ve kışın en soğuk geçtiği yerlerden biri olan sivas'tayız biz.karı çok sevmeme rağmen artık nefret etmeye başladım.yerden karın kalktığını görebilecekmiyiz diye bütün kış hayıflanıp durduk.neyseki sonunda kar da kalktı,bahar da geldi...ağaçlar yapraklanmaya başladı...




pamuş'un doğumunu belki kendi memleketimde yaparım diye eşceğizimle düşünüp taşınıp geçen yaz az izin kullanmıştık.pamuşun doğumuna saklamıştık ama buradaki doktorumuzdan memnun kalıp doğumu da burada yapınca izin kaldı tabi.şimdi hem baharın gelişini kutlamak hem de biraz buralardan ayrılıp kafa dağıtmak için bu izni pazartesiden itibaren kullanıcaz inşallah...




önce ankara'ya gitmeyi planlıyoruz (kızılcahamam'a gidip biraz kaplıca sefası sürelim dedik)pamuşun rahatlığı söz konusu olduğu için o ne kadar kalmamıza izin verirse o kadar kalıcaz :)




sonra bartın,izmit yapabiliriz.malum pamuş ne kadar izin verirse bize.yok ben evimi,yatağımı özledim derse hemen tası tarağı toplayıp eve dönücez.(dua edin de yollarda ve gittiğimiz yerlerde pamuş rahatsız olmasın ve düzeni bozulmasın,tek düşüncemiz o)




artık valiz toplamaya yavaş yavaş başlamalıyım çünkü ceren'in hiçbir şeyini unutmamam gerek maşallah onun eşyaları bizimkinden çok fazla,zaten kendimize az yer ayırdım daha önce olsa kaç kıyafet götürürdüm allah bilir.hiç giymeden geri getirdiklerim çok olmuştur :)) gelince görüşmek üzere,




sağlıkla,mutlulukla kalın,sevgileeer.........

14 Nisan 2008 Pazartesi

ısınan hava ve gezmeler...




bol gezmeli,güzel havalı ve benim kulak rahatsızlığımla dolu bir haftadan sonra nihayet yazabiliyorum.havalar çok güzel ve biz de pamuşla değerlendirmeye çalıştık.çocukcağız ekim sonu doğup bütün kış da sivas gibi soğuğun merkezi olan bir yerde büyüyünce güneşten nasibini alamadı tabi.şimdi ne zaman güneş çıksa kendimizi sokakta buluyoruz.dün de buranın ünlü balıklı kaplıcasına gittik.sedef hastalığına iyi geldiği söyleniyor.balıklar tedavi ediyormuş.aynı zamanda çok güzel piknik yerleri var.ama tadilat vardı biraz dolaşıp geldik.ileride pikniğe gideriz artık...(ben ve pamuş)







pamuş 3.ayından beri destekli olarak kucağımızda oturuyordu çünkü yatınca ayakları ve başını kaldırıp kalkmaya çalışıyordu,biz de mecburen kucağımızda oturtuyorduk artık tek başına oturup ayaklarıyla veya başka şeylerle ilgilenebiliyor ve pek bir mutlu...
bu kız sürekli bir iş peşinde.....

kuzumun ağzından kelimeler sanki çıktı çıkacak.anne diyor hep ben yanındayken ama bilinçsiz tabiki(ah o gözümün içine bakarak anne diyeceği günleri görelim inşallah en kısa zamanda)



6.ayının dolmasına 9 gün kaldı ve her ayki hareketleri çok farklı,ay dönümleri o kadar belli ki.bir kere ondan habersiz bir şey yapılamıyor.hemen 'nerde,nasıl,ne,kim,ne demiş'gibi soru ifadeleriyle bakıveriyor.kesinlikle yanında veya onun önünde kırılacak,uygun olmayan birşey bulunmamalı hemen o minicik eller ışık hızıyla anında kapıveriyor.eğer elinin uzanamayacağı bir yerdeyse devreye ayaklar giriyor.ayaklar da el görevi görüyor.


oyun olarak ben birşeyin arkasına saklanıyorum hemen benim orada olduğumu bilip o şeyin arkasına bakıyor,eliyle aradaki şeyi çekiyor beni bulunca da gülmeye başlıyor.


buarada emeklemeye de hafif hafif başladı.biraz geri geri gidiyor şuan ama kısa zamanda ileri de gidecek inşallah...yakın zamanda tekrar görüşmek üzere mutlu kalııın......

3 Nisan 2008 Perşembe

SOBE



NURIN JAZLIN


Duru'nun annesi Arınç beni sobelemiş.konu çoğunuzun bildiği gibi 'çocuk istismarı'.geçen gün yorumlar bölümüne David Santos bir yazı göndermiş.belki çoğunuza aynı yazı gelmiştir.konu Nurin Jazlin ile ilgili.bu ismi tam hatırlayamadığım için biraz araştırma yaptım ve karşılaştığım şey tüyler ürperticiydi.

Geçen sene Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da akşam markete gitmek için evden çıkan 8 yaşındaki Nurin Jazlin,bir grup tarafından kaçırılıp günlerce tecavüz edilmiş ve en son işkenceyle öldürülüp spor çantasına konularak bir büfenin önüne bırakılmış.bunu okuyunca o kadar kötü oldum ki anlatamam.bu insanların içinde birer canavar var nasıl kıyabilirler o küçücük yavruya...öyle bir dünyada yaşar olduk ki çocuklar artık yakındaki bir bakkala,markete bile gidemez oldu.ben daha ilkokula gitmezken her yere gider,alışveriş yapardım.giderek herşey kötüleşiyor nasıl bir dünyada büyütücez çocuklarmızı...

Allahım çocuklarımızı kötü emelli insanlardan koru ya rabbim...

Diğer konuya gelirsek,çocukluğumuzdan aklımızda kalan şarkılar ve şu an bana hissettirdikleri:

biz,abimin de etkisiyle daha çok yabancı şarkılar dinlerdik.ilk hatırladığım 'life is life nannaa na na na' elime 3'lü ara kabloyu alıp bu şarkıyı söyleyerek babaanneme konser verirdim :)) ha bir de sahne gibi koltuğun üstüne çıkardım...

Phil Collins,Kylie Minogue ,Jason Danovan gibi pek çok yabancı şarkıcının kliplerini o zamanlar pek bir moda olan videoya kaydeder,sonra izleyip şarkılarını ezberlemeye çalışırdık.

bir de ben küçükken o sıralar çok ünlenen bir şarkı vardı 'Lambada'.klibinde zenci bir oğlanla sarışın bir kız dansediyorlardı.kızın beyaz bir eteği vardı ve annemden banada böyle bir etek dikmesini istemiştim sonra unuttuk gitti.

bizim evde yabancı şarkıların yanısıra Nilüfer,Sezen Aksu dinlenirdi.Nilüfer'in 'Mor Menekşe'si, Sezen'in 'Şinanay'ı ilk hatıladığım şarkılar...

şuan bunları dinlediğimde veya sözleri aklıma geldiğinde çok mutlu oluyorum çünkü o yıllarım çok güzel geçti,içimi hoş bir duygu kaplıyor ne güzel yıllardı...

bende Nazlışın annesi Kübra'yı ve Eren'in annesi Aybike'yi sobeliyorum bakalım sizin hatırladığınız şarkılar hangileri :) ...

1 Nisan 2008 Salı

PAMUŞ PRENSESİMMM...

Biz yazı getirdiiik.bu elbise,
pamuş prensesime dayısı ve yengesinden geldiii.yengesi vitrinde görünce dayanamayıp almış bize göndermiş.çok teşekkür ederiz pamuşuma da çok yakıştı galiba...








buarada pamuş kızınca annne-annennenni diyor çok tatlı oluyor.geçen hafta eve biraz geç kalmıştım babası da benden önce gelmiş onun kucağındayken böyle söylenip durmuş tabi ben gelince susuverdi.yani pamuşu kızdırmaya gelmiyor.ayrıca bu seslerin 'anne'ye benzemesi beni ayrıca mest etti :))

MALATYA'YA GİTTİİİK...



Darende'deki somuncu baba türbesinin yanındaki kanyon buraya geçen sene gitmiştik(pamuş karnımdayken)




o meşhuuur kayısılar ,çeşitli lokum ve pestiller



Malatya'dan genel görünüm

Hepinize merhaba blog dostlarımız...


Geçen haftasonumuz çok güzel geçti.cumartesi günü buraya yaklaşık 2 saat mesafede olan Malatya'ya gittik çekirdek ailecek.bizim kızımız büyümüş de haberimiz yokmuş.çok usluydu pamuşum.giderken yol boyunca sabah uykusunu uyudu,yemek yediğimiz yerde(sandal restaurant gidenler olursa tavsiye ederim Malatya'ın en işlek caddesi üzerinde) arabasında oturup bize baktı,oyuncaklarını yere attı durmadan ,garsonlar sürekli yerden oyuncaklarını topladılar :) sonra biraz şehri gezdik ve meşhuuur bıçakla kesilip yenen Maraş dondurması yedik(bizim için sezonun ilk dondurmasıydı) Pamuşu arabasında görenler dönüp dönüp baktılar.yine herkesin gözdesi oldu anlayacağınız.


Daha sonra birbirinden güzel kuru kayısı,armut,dut,pestil,ceviz ve bunların daha önce hiç görmediğim hallerini satan dükkanların olduğu Yeni Şıra Pazarı'na gittik.en çok hoşuma giden de satıcıların her çeşitten ikram etmesi oldu :)) buarada biz sürekli sarı sarı kayısı kurularına bakıyorduk ama öğrendik ki koyu kahve rengi olan kayısılar organikmiş diğerleri kükürtle sarartılıyormuş.bizde ne güzel sapsarı diye onlardan almaya çalışıyorduk :) (resimde en dıştaki kahverengi olanlar organikmiş)


en sonunda da bir alışveriş merkezi bulup gezdikten sonra evin yolunu tuttuk.pamuş yine biraz uyudu ve kuzucuğum bize hiç zorluk çıkarmadan eve geldiiik.buralara yakın olup da daha Malatya'ya gitmemiş olanlara tavsiye ederim çünkü daha bizim bile görmediğimiz ve gezilecek o kadar çok yeri var ki...


hepinize sevgileeer......