23 Nisan 2009 Perşembe

23 NİSAN ve 1,5...

bayramımız kutlu olsun ve 1,5 yaşında oldummm...
(buarada annem blogu bugün bana bıraktı,istediğim gibi yazabilirmişim :))
geçen sene 1 gün önce.23 Nisan'da yoldaydık Ankara'dan Bartın'a gidiyorduk o yüzden annem çekememiş.

ve bugün ben...güzelim,tatlıyım,yaramazım,çenebazım,çok sevimliyim ve çok komiğim...

benden bu kadar.
herkese sevgileeer...

21 Nisan 2009 Salı

dilli pamuş...

2 minik palmiyeli ceroş...
meğabaa(cerence merhaba) ile açalım dedim yeni yazımızı...artık hep pamuşun söylediği kelimeler dilimizde.maşallahı var her lafı anında kapıyor ama bazılarını kendi dilince söylemesi yok mu o kadar tatlı oluyor ki...
çok değişik ifadeler öğrenmiş bizden.özellikle soru kelimeleri çok fazla (meraklı olduğu için herhalde :))
mesela;telefonla konuşalım,kapıya biri gelsin,babişle aramızda bir şeyler konuşalım hemen gelip
-n'oldu? diyor meraklı ve cevap bekliyor.
bir şey istediği gibi olduysa,
-oldu mu ceren?diye soruyoruz,
-oodu...
olmadıysa
-hayıy ya da ı-ııh...
kendi yatağında oynamaya bayılıyor özellikle de babası işten gelince.hemen kucağa çıkıp "hadii" diyor baba da eli mahkum tabi.yatağından uzanıp oyuncaklarının arasından bir şeyler sipariş ediyor sürekli.
bebişlerini,arabasını söylüyor ama alakasız bir şeyse soruyoruz biz de ona göstererek
-bu mu ceren?
eğer istediği oysa o da "bu mu" diyor :))
değilse yine "hayıy" ya da "ı-ııh"
dağıttığı eşyaları toplamaya kalkarsak da bir eli havada "aama" yani alma...
bir de sevdiği programları var tv'de onların haricinde izlemiyor.
bir çizgi film var "calliou" onun şarkısını söyleyip duruyor bütün gün "kayuu,kayuuuu" müziğe yeteneği olacağını düşünüyoruz çünkü duyduğu ve bizim söylediğimiz şarkıların melodilerini hemen çıkarıyor.en belirgin kelimesi eşliğinde söyleyip duruyor.
sonra "poko"su var.ona da "kokoo" diyor.
son olarak da "arthur" diye bir çizgi film var ona da "aafur" diyor.başlıyorsa hemen " aaa atuur" diye seviniyor pamuşçuk.
kitapları,dergileri o kadar çok seviyor ki.bütün gün onlarla haşır neşir."aba,abi,bebi,..."bildiklerini
sıralayıp duruyor.
bir türlü elma dedirtemiyoruz.onun adı "amo" :))
portakal "top" veya "topa" :))
çocukları çok seviyor.yanlarına gidip yanaklarını,saçlarını seviyor yavaş yavaş.bir de öyle muhabbet ediyor ki onlarla gören gülmeden edemiyor(tabi çocuklar saf saf bakıyorlar).sanki kırk yıllık 2 arkadaş karşılaşmışlar da yol üstü sohbet ediyorlar.o eller kollar,o ağız dolusu arka arkaya durmaksızın söylenen kelimeler,o ifadeler...gören başka bir dil konuşuyor sanır.o kadar rahat çıkarılan ve ifadelerle renklenen sözler ki :))
bildiği kelimelerle uydurulan kelimeler öyle güzel birleşiyor ki...
bizim konuşmalarımızı çok güzel gözlemlemiş anlaşılan çünkü o hareketler hiç 1,5 yaşındaki bir minişin hareketleri olamaz :)
kalemler de bir diğer favorisi.bütün gün elinden düşmüyor.sürekli bir şeyler çizmeye çalışıyor.o kadar da güzel tutuşu var ki sanki özel öğretmişiz gibi.öğretmenler bilirler,1.sınıfa gelen çocukların bile çoğu kalem tutmayı beceremez.
bunu yazmayı 3 aydır unutuyorum.her seferinde " yine yazmayı unuttum artık bir daha ki sefere" diyordum.kakasını biliyor ceroş.ara ara yapmadan önce veya yaptıktan sonra "kaka kaka" diyor ama daha çalışmalara başlamadım açıkçası yazı bekliyorum.inşallah güzel gelişmeler olur.çişe "tiss" diyor ama onu yaparken söylemiyor.
aa şunu da unutmadan yazayım biz ara ara ceren'e ceroş diyoruz, oda bana "anneş" demeye başladı :)) çok alem şu kuzular ya...
herkese sevgileeer...

16 Nisan 2009 Perşembe

ATATÜRK


nasıl bir şeydir ki ona olan sevgimiz;hiç görmeden,onun zamanında yaşamadan sadece okuduklarımızla,anlatılanlarla ve bize miras kalan bu vatanla onu bildik,öğrendik ama adı geçtiğinde dahi gözümüzden yaşlar akıveriyor.eminim bizim çocuklarımız da,Atatürk'ümüzü bizden fazla sevip onun ilkelerine sahip çıkacaktır.en büyük dileğim bu...
sevgili öykü'nün başlattığı harekete bu yazıyı okuyan herkesi davet ediyorum.
ben de sevgili keo'nun blogu sayesinde haberdar oldum ve hemen katılmak istedim.

14 Nisan 2009 Salı

ah pamuş ah...

tırmanmak istediği her yere taburesini taşıyor pamuş.ben mutfakta yemekle uğraşırken geliyor yanıma bir güzel tırmanıp her şeye uzanıyor.
geçen gün de dışarıdan gelmiştik,pantolonu toz toprak olduğu için(apartmanın önüne iniyoruz çoğu zaman taşlarla,toprakla dilediği gibi oynuyor) çıkartıp ellerini yıkadık.sonra bizimki hızını alamayıp lavaboya akan suyla oynamaya başladı.abartıp içine girecekti az kalsın,göbeğinin üstünde duruyor aslında.o parmak ucuyla bastığı taburenin de pek bir işlevi kalmamış durumda :))

8 Nisan 2009 Çarşamba

smart blogger'lar...


sevgili zeynep beni ödüllendirmiş çok teşekkür ediyorum,


kurallar şöyle;


1) ödülü veren kişinin linkini yayınlamak,



2) ödülü verdiğin kişilere haber vermek,



3) bu ödüle layık gördüğün blogger arkadaşlarının linkini vermek,




ben de bu ödülü listemdeki herkese gönderiyorum ama temsili olarak birkaç kişinin linkini yazıyorum...

















http://www.uckisilikmutluluk.blogspot.com/

http://www.basarabilirim.blogspot.com/


herkese sevgileeer...

6 Nisan 2009 Pazartesi

mektup var,mim ve tabiki pamuş...

öncelikle zehracığıma çok teşekkür ediyorum.sadece bir kart beklerken içerisinden sürprizler çıkan büyük bir zarf geldi.mahçup ettin beni canım,tekrar teşekkürler...bu arada ben de en yakın zamanda bir kart(!) göndermek istiyorum ama önce bir doktor kontrolüne git bakalım ondan sonra :))

yine geciken bir mimim var.kusura bakma aslı şimal'in anneciği...konusu ceroşuma söylediğim ninni...miniminnacıkken çok söylerdim,hala da arasıra söylerim uyuturken ama benim söylediğim ninni "çakma dandini" :) yani kendime göre biraz değiştirdim.
dandini dandini dastana
danalar girmiş bostana
kov bostancı danayı
yemesin lahanayı
eee,eee,eee,e
e yavruma eee,eee,e
e kuzuma eee,eee,e
~~
dandini dandini danalı bebek
elleri kolları kınalı bebek
cerencik uyusun
tatlı bebek
eee,eee,eee,e
e yavruma eee,eee,e
e kuzuma eee,eee,e

haftasonu Bartın'a gittik.pamuşun o kadar hoşuna gitti ki...kuzeni Ece Beren ondan 6 ay büyük onunla birlikte olmak,halasını,eniştesini,Berk abisini,babannesini görmek onu çok mutlu etti.sevinçten ne yapacağını şaşırdı resmen.herkes ona güldükçe iyice kendinden geçti.bir de dillendi ki sormayın.

dün eve gelince babası rastgele ceren'e "nasılsın?"diye sordu.
ceren'den cevap "iyim"
kendi kendine öğrenmiş.herhalde Bartın'da herkes bize hatırımızı sorarken öğrendi.şimdi sürekli soruyoruz çok hoşumuza gidiyor cevabı...
hazır gitmişken doktoruna da bir gösterelim dedik pamuşu.maşallah yine boy-kilo gelişimi normalin üzerinde ama son 3 haftadır yemek yemek istememesi biraz kilo kaybına neden olmuş.3 hafta önce 300-350 gr daha fazla çıkıyordu mesela.sebze,çorba ve yoğurda karşı direniyor.ekmek,hamur işi,tavuk,köfte ve makarnayı canı isterse kendi yiyor.biz veriyorsak kesinlikle kabul etmiyor.ha bir de irmik helvası,kadayıf gibi değişik tatlıları seviyor.
yoğurt için dün akşam bir çözüm buldum (daha önce niye aklıma gelmediyse) içerisine biraz toz şeker koydum uzun zamandır ilk defa yedi.ama bu yöntemler pek de uzun sürmüyor çünkü hemen sıkılıyor.bir gün bayıla bayıla yediği şeyi ertesi gün elinin tersiyle itiveriyor.şu zamana kadar iştahsızlık sorunu pek yaşamadığımız için çok üzüyor bizi bu durum.
derdim aslında eski tempoda kilo alması falan değil.sadece sebze,yoğurt gibi yararlı şeyleri yesin yeter.
önceki hafta sağlık raporu almak için Karabük'e gittik.2 devlet hastanesi arasında mekik dokuduk resmen.birinde 2 göz dr.u var,diğerinde yok.biz daha yeni ve sakin olandan almak için gittik ama sadece göz dr.u için işimiz o kadar uzadı ki...sonunda hallettik ama pamuş bir sürü hasta insanın içine girmek zorunda kaldı.Allah korudu neyseki.böyle durumlarda ceroşu bırakacak bir yakınımızın olmaması o kadar canımızı sıkıyor ki.o akşam pamuş her zamanki saatinde uyudu ve ilk defa sabah yine her zamanki saatinde uyanıncaya kadar gece hiç kalkmadı.o kadar yorulmuş yani yavrucak...

ben kağıtlarımı bekliyorum bu arada.herhalde nisan sonu,mayıs başı gibi başlıycam.
bizden şimdilik bu kadar.
hepinize sevgileeer...